4 Eylül 2010 Cumartesi

Yitik

Loş sokaklarda çöpleri karıştıran
Her gün madalyalar alıyor var olma savaşından



Salınarak gelen dağları kibirde geçen
Dışını süslemiş çürümüş beter en kötü çöpten



Biri asil kesimden aynı zamanda burjuvadan
Her şey onun elbet gözü mor aydınlardan



Bir ekmek kavgasından yorgun
Lazım değil yaşaması diye bakılan gariban



Biri sistemin çürüyen ağı elit tabakadan
Biri her türlü kargaşada öne atılan

Yalnızlık

En zor işi yapıyorum kendimi dinliyorum
Beynimden geçen binlerce heceyi süzüyorum
Yalnızlık dimamın ulaşılmayan yönüne vardı
Şuğursuzca sağa sola dönüyorum



Her şeyi takip eder oldum ve dinler
Adımlarımı sık sık atarak kendimden kaçıyorum
Gelecek benim beklenen de benim
Bilinmeyene yapılan bu yolculukta şu patikada yürüyen benim

Vuslat

Talebim büyük amelim küçük
Vuslat ver Ya Rabb'i
Ben ne kadar küçüksem sen o kadar büyük



Cürmüm çok yol uzun
Bedeli ağırdır bu kaftanın
Vuslat ver Ya Rabb

Ölüm

Neşen kaçar bir anda
Buzdan soğuk rüzgarda



Kurtuluş yok zaman yok
Teslim olmak tek çare

Dolunay

Sevginin çiçek açtığı
Göz pınarlarının damla damla aktığı
Sevda çiçeğinin ağladığı
Habercisidir senin kar taneleri



Ay yüzüne düştü sevdiğim
Gülümsüyerek sonsuzluk kervanına katıldım
Ardımda binlerce İman tohumunu bıraktım
Kurak gönülleri suladım
Ay yüzüne düştü bir tanem.



Akan damlacıklardan renk cümbüşü parladı
Oluşan gökkuşağı Medine'ye vardı
Ötelerin ötesine selamlar ulaştı
Ay yüzüne düştü bir tanem



Bir tebessümünle Allah da gülerdi
Ağlamana Rabb'im de üzülürdü
Gelecek senin için dürüldü
Ay yüzüne düştü bir tanem

Kırık Ayna

Burada aynalar yalan söyler
Özlemlerin hasretlerin bittiği yer
İsimsiz yarınların olmadığı
Hissiz umursamayan varlığı
Burada aynalar yalan söyler



Unutulan derin izlerin belirsizliği
Bildiklerim bilmediklerinin uygunsuzluğu
Ayrı ayrı kenetlenen duygusuzluğu
Belirgin ama yoksun var olmadığı
Burada aynalar yalan söyler



Gölge düştü düşüncelerime
Sabahı olmayan düşlere
Adsız hayatların olduğu
Hikayelerinin merak edilmediği
Burada aynalar yalan söyler

Aşk ve Ölüm

Gecenin sessizliği çığlık gibi kulaklarımda
Hislerim haykırıyor karanlığın baharında
Delicesine atıyor yüreğim
Umutsuzca yumruklarımı sıktım.



Benimki karşılıksız aşk sevgilim
Ama sensiz olmayı da bilirim
Sen ve ben uzakları yakın eden sevgimiz
İstemesen de gelecekte yasaklar şehrinde buluşacağız.



Sonrası olmayan zamanın giremediği şehir
Yokluk bile oraya giremez mahkumiyetin bittiği yer
Aynı hiçliği içeceğiz ama var olmak için
Kalbin doğum yaptı,meleki hissin vücut bulduğu an



İsimlerin olmadığı viranelerde buluşacağız o an...